Kadınların
bize eza gibi görünen hamam günlerinde mazoşizme varan bir lezzet buluşlarındaki
garabeti hala çözememişimdir. Zavallılar hamamdan çıktıktan sonra sadece
yanaklarına ilişen kızartı haricinde yaşamadığına iddiaya dahi girebileceğiniz
meyyite benzerlerdi ve öldürücü yorgunluklarına rağmen galiba bu hamam sefalarında
gündelik hayatın rutinini dalgalandıran bir kaçamak lezzeti alırlardı. Halbuki
fukaralaın hamamda şöyle gönüllerince geçirebilecekleri bir dakika bile yoktu;
nezaketen, kerhen veya re'sen yerine getirdikleri bir sürü mükellefiyeti, mecburiyet ve
vazife ile kuşatılmışlardı: Evvela ailenin yaşlıları, kaynanalar, görümceler,
eltileri müteakiben komşular, hısımlar , akrabalara hizmet edilir, defalarca baş ve
sırt sürülür, susayanlara su taşınır ve artık bilmem kaç saatlik yıkanma
faslının sonunda bayılma raddelerine gelmiş olanların temiz havluları serinliğe
getirilir, giydirilir ve hayır sonra, daha hamamdan çıkmadan bir başka akranında,
"sadece on iki kere baş sürdüğünü ve dört kere keselenebildiği" için
gelinini çekiştiren kaynanalara daima rastlanabilirdi! |