İncinmeyen ve İncitmeyen Dostlarımız Kitaplardır. Katip Çelebi
Feridüddin
Attar'ın "Mantıku't-Tayr"ından
Kaknus güzel fakat acaip bir kuştur. Yeri
yurdu da Hindistanda'dır. Uzun, kuvvetli bir gagası vardır. O gagada ney gibi birçok
delikler bulunur. Yüze yakın delik vardır. Sonra bu kuşun eli de yotur; tektir bu
kkuş! Her delikten başka türlü bir ses çıkar ; her sesten de başka bir nağme
duyulur. Bütün kuşlar susarlar. Onun sesinin güzelliğinden hepsinin aklı başından
gider. Bir filozof vardı; bir müddet onunla düştü kalktı ve müzik bilgisini onun
sesini yaklit ederek meydana getirdi. Bu kuşun ömrü binyıla yakındır. Öleceği
vakti bilir. Öleceğini anlayıp da kendisinden ümidi kesti mi çalı çırpı toplar,
onlar çepeçevre yığar. Tam ortasına da kendisi geçer, yüzlerce türlü nağmelerle
feryada başlar. Adeta ruhunun her deliğinden başka çeşit bir türlü nağme
çıkarş. Hem feryad eder, hem de ölüm derdinden gazel yaprağı gibi titrer. Onun
feryadını duyup işiten bütün kuşlar, onun coşkunluğunu gören bütün yırtıcı
hayvanlar, karşısında düşüp ölürler. Hepsi onun ağlamasına ağlar,; bir kısmı
da dermansız, takatsiz bir hale düşüp ölür gider. Onun bu ölüm günü acayip bir
gündür. Gönüller yakan feryadından âdeta gönüllerden kanlar damlar. Nihayet bir
soluk ömrü kalınca şiddetle kanatlerını çerpar . Kanadından bir kıvılcım
sıçrar; alev alır ateşlenir. O ateş çevresindeki çalı çırpıyı tutuşturur; bu
suretle tamamiyle yanıp gider. Külde bir zerre bile ateş kalmyınca o külden başka
bir kaknus kuşu meydana gelir. Hiç kimseye böyle bir şey nasip olur mu? Öldükten
sonra doğsun yahut doğursun!